27 Temmuz 2014 Pazar

"Melez Sözleşmeleri-Jennifer L. Armentrout" Seri Yorumu



Arka Kapak: Hematoi ırkı, tanrılarla yaratıkların soyu. İki Hematoi çocuğu Safkan sayılıyor ve tanrısal güçlere sahip oluyor. Hematoilerle ölümlülerin çocukları olan Melezlerde ise bu güçler yok. Bu melezlerin sadece iki seçeneği var: eğitimli birer Avcı olup iblis avlayabilir ya da Safkanların evlerinde kölelik yapabilirler. 

Bir Melez olan Alexandria, yaşamını tuvalet temizleyerek geçirmek yerine tehlikeye atmaya razı ama bunu da yüzüne gözüne bulaştırabilir. Avcılık öğrencilerinin uyması gereken belli kurallar var. Alexin bu kuralların hepsiyle başı dertte ama en fazla birinci kural onun için büyük sorun: 

Safkanlarla Melezler arasında ilişki yasak. 

Ne yazık ki Alex, Safkan Aidena çok fena âşık. Ancak bu aşk onun tek büyük sorunu değil; daha büyük bir sorun, okuldan mezun olana kadar hayatta kalmak ve bir Avcı olmak. Görevinde başarısızlığa uğrarsa ölümden ya da kölelikten de kötü bir son onu bekliyor: bir iblise dönüşmek ve Aidenın avı olmak. 

Daha korkunç bir şey düşünülebilir mi? 

Melez, Yunan Mitolojisine bambaşka bir bakış açısı kazandırıp dünyada büyük yankı uyandıran Melez Sözleşmeleri serisinin ilk kitabıdır.






Arka Kapak:Bir yanda ihtiyaçlar. Bir yanda hayaller...

Doğaüstü bir yaratık olmak tam olarak muhteşem bir şey değil; özellikle her gittiğin yere "diğer yarının" da gittiği düşünülürse. Seth, eğitimde, ders dışında ve hatta yatak odasında Alexandria'yla birlikte ve bu hiç de eğlenceli değil. Aralarındaki bağın kabuslardan uzak kalmak gibi faydaları da var ama Alex'in safkan yasak aşkı Aiden'a olan hisleri üzerinde hiçbir etkisi yok. Ya da Aiden'ın onun için feda edecekleri üzerinde.

İblisler binayı istila edip öğrencilere saldırınca tanrılar furileri salıyor üzerlerine. Furiler, öğrencilere ve tanrılara karşı en ufak tehdidi ortadan kaldırmakla görevliler, buna Alex ve diğer Apollyon Seth de dahil. Bu sorunlar yetmezmiş gibi, gizemli bir varlık Seth'i tehdit ediyor, Alex de tehlikede. İşin içine tanrılar girince bazı kararlardan geri dönmek çok ama çok zor. Alexandria kaderinde yazanla bilinmez arasında bir seçim yapacak.

Safkan, Melez Sözleşmeleri serisinin ikinci kitabıdır.




Arka Kapak: Akit’in kuralları Alex’i neredeyse ölüme gönderiyordu. Konsey onun Catskills’de ne yaptığını öğrenseydi, onu kimse kurtaramazdı, tabii Aiden’ı da. Furiler, Alex’in peşindeydi, şimdi de onu ele geçirmek isteyen başka güçler var. 
Alex sürpriz bir mektup alıyor, yazanlar karşısında ne yapacağını bilemiyor ve Seth’le gittikçe daha da yakınlaşıyor. Birlikte yaptıkları antrenmanlardan biri Alex’in bir Apollyon işareti daha kazanması ile sonlanıyor ve bu Alex’i biradım daha Uyanmaya yaklaştırıyor. 
Alex’in doğum günü yaklaştıkça sanki etrafındaki tüm dünya paramparça oluyor; geleceğin Apollyon’u aşk, kader ve yalanlar arasında sıkışıp kalıyor. 
Tanrılar öfkelerini serbest bırakınca yaşam geri dönülmez bir şekilde değişecek. Furiler, İblisler, Safkanlar, Melezler ve Avcılar hiç beklenmedik bir geleceğe hazırlanıyor. Tarih tekerrür ediyor fakat bu defa işler, pek de iyi gitmiyor.

Melez Sözleşmeleri serisi, Melez ve Safkan’dan sonraTanrı ile devam ediyor.






Arka Kapak: Alex bugüne dek iki şeyden çok korktu: Uyanışta kendini kaybetmek ve İksire maruz kalmak. Ancak bazen aşk kaderden daha güçlüdür ve Aiden St. Delphi de tanrılara, Alexi geri getirebilmek için savaş açtı.

Tanrılar, Sethin Alexin güçlerini ele geçirip Tanrı Katili olmasına engel olabilmek için yüzlerce şehri yerle bir edip binlerce insanı öldürdüler.

Ancak iş, Alexle Sethin bağını koparmakla bitmiyor. "Bir Apollyon öldürülemez" teorisinde pek çok açık nokta var ve bu yıkımı durdurmanın yolunu bilen tek kişi de yüzyıllar önce öldü.

Yeraltını koruyan duvarları aşmak, milyonlarca ruhun içerisinde tek bir taneyi aramak ve sonra da geri dönmek çok zor. Ancak Alex Tanrı Katili olmadan önce Sethi durdurmak zorunda yoksa… kendisi Tanrı Katili olabilir.





Arka Kapak: Melez Sözleşmeleri'nden unutulmaz bir final!

Ölümlü dünya yavaş yavaş tanrıların yarattığı kaosa teslim olurken, Alexandria Andros, onu kendi yeteneklerinden şüpheye düşüren korkunç mağlubiyetin yaralarını bir an önce sarıp, savaşı sona erdirmek zorunda.

Alex ve sonsuz aşkı Aiden St. Delphi engelleri aşıp, tüm zamanların en tehlikeli tanrısını serbest bırakmak için Yeraltı'na giderken, ezeli düşmanlarına güvenmeliler.

Alex korkunç bir seçimle karşı karşıya: ya her şeyi ve ona güvenen herkesi imha edecek… ya da kendini.

New York Times ve USA Today'in çoksatan listelerinden uzun süre inmeyen Melez Sözleşmeleri; Melez, Safkan, Tanrı ve Apollyon'dan sonra beşinci kitap Avcı ile çarpıcı bir şekilde son buluyor!



   Arka Kapak yazıları vikitap'dan alınmıştır.

Benim Yorumum


      Az önce yukarıda arka kapak yazılarını okuduğunuz kitaplar benim en en en sevdiğim serinin kitaplarıdır. Seriye bir arkadaşımın önerisiyle başlamıştım ve ilk kitabı okur okumaz vurulmuştum. 
      İlk kitap dedim de Vampir Akademisi ile aynı olduğunu iddia edenler aklıma geldi. Evet, benziyor. Eeee n'olmuş yani. İlk kitabı benzese bile aynısı mıydı? Kadının serilerinin ilk kitaplarını başka serilerin ilk kitaplarına benzetme gibi bir alışkanlığı olduğu doğru ama tamamen aynı olduğu söylenemez! Obsidyen'de Alacakaranlık'a benziyor. Eee n'olmuş? Bu benzerlikler serinin çok güzel olmasını engellemiş mi? Hayır. Serilerin ikisi de muhteşem. 
     Her neyse atarım bittiğine göre kitaplara biraz daha değinelim. Zaten arka kapak yazıları kitabın özeti şeklinde ve ben kitapları okuyalı gerçekten bayağı uzun zaman oldu. Ancak olayları hala hatırlıyorum. Tamam belki hangi olayın hangi kitapta olduğunu birazcık karıştırıyor olabilirim ama olsun o kadar da değil mi?

     Tüm seri ana karakter Alex'in ağzından anlatılıyor ve kendisi bir melez. Yani Safkan&İnsan çocuğu. Aşık olduğu kişi ise ,Aiden, bir Safkan. Melezler ile Safkanlar birlikte olamazlar. (Nedenini ileri de öğreniyoruz ve bence egoist Tanrıların egolarının yerle bir olmaması için aldıkları gereksiz bir önlemden başka bir şey değil. Mitolojiyi her ne kadar sevsemde; Tanrılar, bebeklerim çok egoistsiniz.) Az önce serinin aşıklarını size tanıttım. 
     Ama seri kesinlikle aşk üzerine korulu, iki insanın birbirine kavuşmasını sağlamaya çalışan yazarın anlattığı bir avuç yazı değil. Ki bunu söylemek Jen'e büyük büyük büyük bir haksızlık olurdu çünkü bu kadın harika yazıyor! Seri de bol miktarda mitoloji var. (Apollo bebeğim <3. Bu adama çok üzülüyorum. Onunla ilgili bir anime izlemiştim ve o sevgili, çiçek, ağaç vs. içimi dağladı. O adama laf yok ve Avcı'nın sonunda gördüğümüz gibi gayet sahiplenici ve  koruyucu biri. Onu sevin.)
     Ve birde biricik karakterimiz, onun adına başka bir seri yazılması için baskı yapıp, Dünya'yı yerinden oynattığımız Seth. Evet, Team Seth'im. Aiden'den nefret etme sebebim -ki serinin başında koyu bir Team Aiden dim. Tanrı ve İksir'de (Apollyon'un içinde) "Ne yapıyor bu çocuk" dedirtse de gayet her şeyi telafi etti. Ki çok kötü şeyler yapsa da Team Seth olmaya devam ederdim herhalde. 
    Seth hakkında ayrı bir post yazmalıyım bence çünkü git gide seriden kopup Seth'e yoğunlaşıyorum.

      Seride çok fazla karakter var. Her kitapta yeni karakterler ortaya çıkıyor. Ancak ana karakterler hep aynı. Biri olmayınca kitapta bir eksiklik hissediliyor zaten. Ve eksikliğini fazlasıyla hissettiğimiz bir karakter var zaten. Ama bu karakter fazlalığı kafanızı hiçbir şekilde karıştırmıyor çünkü siz anlamadan Jen çoktan o karakterleri beyninize yüklemiş oluyor. Zaten ana karakterler beli. Ön planda olanlar onlar. Arkadan çıkan yok Konsey Başkanı yok bilmem ne Akitinden bilmem ne avcısı falan öyle çok da konusu olduğu durum dışında etki yapmıyor.

    Ve son kitap Avcı'ya değinelim biraz. Jen, bebeğim, sen nasıl bir son yazmışsın öyle? Bende nasıl sinirden kitabı alıp parçalama isteği uyandırdın bende. Öyle son olur mu? Alex, kuş böcek oh mutlu son ya benim bebeğim? Hiç mi acımazsın ona? Tamam. Unutulmaz final haklısınız. Aresle savaşında hem Apollyon'da hem de bu kitapta büyük bir haz duydum okurken, hele Titan Savaş Tanrı'sı! O benim adamım cidden. Ama savaş konusunda. Ciddi bir savaş anlayışı var ve bu benim hoşuma gitti. Ve kitabın sonunda ona ne oldu? Meçhul. İşte Seth için yeni bir seri yazılması için neden. Belki o seri de bahsedilir. Ya da yeni bir Titan serisi! Ne muhteşem olur değil mi? 
   Bu kadın alışveriş listesini yayınlasa okurum.
   Avcı çok güzeldi ama sonu değil. Seride beğenmediğim tek kısım Avcı'nın sonu. Aslında güzel mutlu bıcır bıcır bir sondu.

   "Hakkımızda hikayeler anlatılacak."
    Aiden başını eğdi, beni yumuşacık, derin derin öyle büyük bir sevgilyle öptü ki gözlerim doldu. "Anlatıyorlar zaten."

   Gördüğünüz gibi güzel kelimelerle biten bir seriydi. Tüylerim diken diken olmuştu hala hatırlıyorum. Ama yine de içim buruk kaldı.




  
    


4 yorum:

  1. Tamam, seni sevdim. Bu seri benim en sevdiğim seri. Sen de seviyorsan tamam yani. Iyi anlaşiriz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oha benim kadar çok seven biri daha o.O Tamam sakinim :DD Bence anlaştık bile :DD

      Sil
  2. Benim de en sevdiğim serilerden biri Melez Sözleşmeleri serisi . Aslında Jennifer'ın her kitabı favorilerim arasında . Titan ülkemize ne zaman gelecek biliyor musun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef bilmiyorum :/ İlk iki kitabı yurt dışında çıktı, 3. kitap da 2017'de çıkacak.
      İnşallah bizde de hemen çıkarırlar :DD

      Sil

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...