21 Temmuz 2014 Pazartesi

"Yüz Bin Krallık-N.K Jemisin" Kitap Yorumu | DEX Şöleni



Kitap Adı: Yüz Bin Krallık
Özgün Adı:  The Hundred Thousand Kingdoms
Seri Adı: Miras Üçlemesi
Kitap Yazarı: N.K Jemisin
Çevirmen Adı: Kader Çekerek
Sayfa Sayısı: 383
Yayınevi: Dex Yayınları


Arka Kapak

Tanrılar ve faniler, güç ve aşk, ölüm ve intikam. 

Yeine, Kuzey Tepeleri'ndeki vahşi Darr halkının reisi. Annesi hanedanın merkezi Gökşehir'e çağırıldıktan kısa süre sonra gizemli bir şekilde öldü. Yeine'in matemi sürerken tüm evreni yöneten büyükbabası Kral Dekarta Yeine'i varisi ilan etti. Ama Yüz Bin Krallık'ın hükümdarı olabilmek hiç de kolay değil. Yeine kendini çok güçlü rakiplerle, Tanrılar ve yaratıklarla dolu zorlu bir mücadelenin içinde buldu.

Yeine'in tek istediği annesini kimin öldürdüğünü bulmak ve intikamını almak. Bunun için de Göksel Üçlü'nün neden savaştığını çözmesi gerekiyor. Karanlık Tanrı Nahadoth, Aydınlık Tanrı Itempas ve Alacakaranlık Tanrısı Enefa ona bu mücadelede hem yardımcı hem de düşman olacak, Yeine Tanrılara bile güvenmemeyi öğrenecek. Aşk, Yeine'i hiç beklemediği bir anda kıskıvrak yakalayacak ve kabullenmesi zor gerçeklerle yüz yüze getirecek.

Fantastik edebiyata yepyeni bir soluk getiren Yüz Bin Krallık; N.K. Jemisin'e, 2011 Locus ve 2010 Romantic Times ödüllerini; Hugo ve Nebula adaylıklarını kazandırmış şaşırtıcı bir ilk roman ve Miras Üçlemesi'nin ilk kitabı.
"Eğer cinayet, ihanet ve sırlarla dolu, çözülmesi zor hikâyeleri seviyorsanız, bu romanı kaçırmayın." 

Brent Weeks, 

New York Times



"Sizi hayrete düşürecek eğlenceli, ürkütücü, sürükleyici olaylar ve sürpriz sonlar..." 

Publishers Weekly



"Bazı kitaplar iyidir, bazıları muhteşem, çok küçük bir kısmıysa gerçekten önemlidir, Yüz Bin Krallık işte bu son gruba dahil." 

Bookpage








Benim Yorumum

     Benim yorumum mu? Kesinlikle muhteşem olduğu yönünde.  Bitirdiğiniz de "N'apıcam ben şimdi?" dedirttiren kitaplardan. Kitap bittiği anda koşup ikinci kitaba başlamak istedim ama da da da dann. İkinci kitabı Yeine anlatmıyor. Bu kötü haberi daha yazının en başında verdiğim için üzgünüm. Ama yorumlarını okudum ve Parçalanmış Krallıklar'da da Yeine, Karanlık Tanrı Nahadoth, Sieh vs. gözüküyormuş zaman zaman. 

     Kitap Yeine'nin hatırlama çabalarıyla başlıyor.

     Bir zamanlar olduğum kişi değilim artık. Bana bunu yaptılar, beni parçalayıp kalbimi yerinden söktüler. Kim olduğumu bile hatırlamıyorum şimdi.
    Hatırlamalıyım.
    Ve daha sonra Yeine kendini ve çevresini tanıtmaya başlıyor. "Eeee noldu şimdi" olsanız da kitap ilerledikçe o bölüm başlarında ki, aralarındaki konuşmalar anlam kazanmaya ve ufak tefek fikirleriniz oluşmaya başlıyor. Yer tasviri konusunda pek başarılı olduğunu söyleyemesem de karakter tanıtımından tam puan. Hele Nahadoth. Ona daha sonra gelirim. 

     Kitabın sonu hakkında, bir sonra ki sayfa hakkında mutlaka bir fikriniz oluyordu. Pardon. Bir mi dedim? Bir den daha fazla. Okurken kafanızda bir sürü olabilecekler listesi oluşuyor. En sonunda mutlaka bir tanesi gerçek olacak değil mi? Evet. Ama sandığınız gibi basit değil. Kitabın en başı tamamen çözülebilir gizem ve sorunlarla doluyken sayfayı her çevirişiniz de olaylar karışıyor ve en sonunda nasıl çözüleceği hakkında hiç bir fikriniz kalmıyor. Hele Yeine'nin annesi? "Kadın sen bunca entrikayı çevirirken nasıl yaşadın?" sorusunu gündeme getiriyor. 

     Kız gelmiş bilmediği bir yere. Yeni hayata. Yeni insanların yanına. Bir de varis olmuş. Bir de annesi ölmüş. Bir de Darr tehlike de. Hobala. Zavallım yeni hayata mı alışsın, varislerin arasında hayatta kalmaya mı çalışsın, annesinin ölümünü mü araştırsın, gönül işleriyle mi uğraşsın? Sevgili Jemisin, az insaf. 

    Evet işler karışık. Bir de araya ne olduğunu anlamadığınız konuşmalar var. Kafa karıştırıcı mı geliyor? Hayır. Hiç de öyle değil. Yazar -ya da çevirmen- öyle güzel anlatmış ki hiç sorun etmiyorsunuz. Sadece alışıyorsunuz. 

   Her ne kadar "Ben bunu tahmin ettim ama!" deseniz de aslında o sona hiç hazırlıklı değilsiniz. Karnınıza ağrılar giriyor, "hayır ya!" nidalarını görmek gayet mümkün, tüyleriniz diken diken halde "Yok artık" havasına giriyorsunuz. İşte bu kadar mükemmeldi benim için. 

   Favori karakterlerime geçmeden önce yazarın en sona eklediği "Arameri Aile Notları"nı eklemesi çok iyi olmuş bence. 

  Nahadoth; bebeğim O.o. Açık ve net şekilde ona el sürmeyin. Saatlerce kavga edebilirim onun için. Göz bebeğimiz Karanlık Tanrı. Gizemli, yakışıklı. Yaşadıkları yüzünden ona karşı içiniz hep buruk. Devamlı ona üzülürken hayranlık duymak; bu da bizim psikopatlığımız yani n'apalım?  Ama o benim. 

  Sieh; O ise hep bir çocukluk halinde. Ama her kitapta olduğu gibi iyi görünümlü bad boyların başına gelen oluyor. İçim kan ağlıyoooo. Bence üçüncü kitap Sieh üzerine olsun. Zaten bence öyle olacak. İkinci kitabın arka kapağını okuyan herkes az çok kimin hakkında olduğunu anlar. Ya da Karanlık Tanrı hakkında da olabilir. Hiç itirazım olmaz. Ama Sieh bir nevi Meles Sözleşmelerinde ki Seth. 
   Ayrıca unutmamak gerekir ki kendine hayran bıraktıran bir başka durum da, Yeine'ye elinden geldiğince yardım etmesi. Ve duyduğu anne özlemi Sieh'in. Bu çocuğa yazık günah ya. 

  Relad; bu çocuğa içim bir ısındı anlatamam. Kitapta adının bolca geçmesine rağmen çok az sahne de karşımız da olsa da adam kendini sevdiriyor bence. Favori varisim. (Neden bilmiyorum ama Yeine'nin tahta geçmesini hiç istemedim :/)
  Scimina; şimdi diyeceksiniz ki " Bu kızın tahtaları mı eksik?" Hayır değil. Şu an her ne kadar nefret etsem de kız sadece hayatta kalmaya çalışıyor. Tamam. Zalim ve iğrenç bir pislik olabilir ama böylesine bir yarışta kimin ne yapacağı nerden bilenebilir ki? Kitabın sonuna kadar lanet okunacak biri değildi. Ama şu an... 15.000 yeni küfür üretildi. 

  T'vril; Bu da iyi çocuk ya :D Yeine'ye önem veriyor. Ve kitabın başında onu kız sandığım için ve bayağı böyle gittiği için kendisinden bol bol özür diliyorum.

   Sonuç olarak kitaba aşık olmuş bulunmaktayım. Tek söz. Okuyun.





   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...